Ana içeriğe atla

ZİNCİRİ KIRMA

“ Zinciri Kırma “ kişisel gelişim uzmanların sıklıkla dile getirdiği ünlü bir metodun ismi. Bu metotta kişi kendisine günlük, haftalık veya yıllık hedefler belirliyor. Belirlenen hedeflere ulaşıldığı günlerde takvimden o güne çarpı atılıyor. Böylece atılan bu çarpılarla bir zincir oluşturuluyor ve  zinciri kırılmamış oluyor 
            Kişisel gelişim uzmanları sürekli hedefleriniz olsun, 6 saatten fazla uyumayın, bir dil öğrenin, haftada bir kitap bitirin, spor yapın, sürekli koşun, hayallerinizden vazgeçmeyin,  zinciri kırmayın telkininde bulunur. Aslında denilen şeylere itiraz edilecek bir husus yok.  Hatta bizimde bir tablomuz olmalı her gün çarpı atmalıyız. Ve bizlerde pek çok hedefin peşinden koşmalıyız. Pek sorun nerede?
Asıl sorun işin en önemli kısmından bahsetmiyorlar. Basit bir matematik işlemiyle açıklamaya çalışalım. Düşünelim ki zincirdeki sayıları toplamaya başlayacağız geçen sene 21 bu sene  29 gelecek sene 4 ve  bu şekilde devam edecek. (21+29+4+54+5+21+36+5+14+69+56……Ve toplama işlemi yaparken bize bir  süremizin olduğu söylense. Toplama işlemini büyük bir hırs  ve alelacele bir şekilde toplarken  sürenin aniden  bittiği söylense yıllarca topladığımız o kadar sayının sonundaki sıfır ile çarpılacağı gerçeği unutup, sıfırın toplamı yuttuğunu ve sonucu sıfıra gördüğümüzde acaba nasıl hisseder insan… (21+29+4+54+5+21+36+5+14+69+56+………+)x0=0
İçimizde bir pişmanlık doğar keşke en baştan sıfırı (0) düşünüp onun en azından 1 ile değiştirebilseydik. Bu yıl ve gelecek yıl için hedeflerimiz olabilir, dil öğrenebilir, haftada hedeflediğimiz kitap sayısını tutturabilir, aylık gelirimizi 10 bine çıkartmış, günde en fazla 6 saat uyumamış olabiliriz. Evet bunların hepsini yapmış varsayalım. Tamam da neden? Ne için? Bunca emek ve çaba sarf ediyoruz. Hepsi ölümle, 0 ile çarpılarak yok olmayacak mı? 
Hedeflerimiz tam olarak ne için koyuyoruz, zinciri ne uğruna kırmıyoruz. Eğer ki daha rahat ve saygın bir hayat yaşamak içinse ölüm hatırlatır kendini yine bizlere. Velhasıl ölüm geldiğinde İngilizce bilen ile  bilmeyen, çok kazanan ile az kazanan, hedeflerine ulaşan ile ulaşmayan aynı seviye gelecek. Eğer ölüm her şeyi sıfırlayacaksa hırsla daha fazla sayı toplamamın ne anlamı var, yaşayacağın hayal kırıklığının artırması  dışında. O zamanlı olanı yapmamız gerekir hayat penceresinden azda  olsa kurtulup ulvi pencereden bakıp büyük tabloyu görmek lazım.
Ne zaman biteceği bilinmeyen bir hayat yolculuğunda ilk işimiz “ölümü sıfır olmaktan çıkartmak” olmalı. Evet çıkarmalıyız bunda hemfikiriz diye umuyorum. Peki ölümü sıfır olmaktan nasıl çıkaracağız ?
Madem her şey elimizde çıkacak ve kaybolacak bunları sonsuza  dönüştürmenin yolunu bulmalıyız. Yani sonsuzluk mührünü basacağız belki de yaşamımızdaki her adımda. Bunu da ancak her şeyin sahibi ve maliki bize söyleyebilir, yol gösterebilir. Yüce Mevla’mız Kassas suresi 88. ayetinde “her şey helak olup gidicidir….”  diye buyuruyor. Yani okuduğun kitaplar, öğrendiğin diller, kazandığın paralar velhasıl tüm dünyalık işlerin yok olacağını anlıyoruz. Ancak “ona bakan yönü hariç” .  “ Allah müminlerden canlarını ve malları karşılığında cenneti vermek üzere satın almıştır.” ( Tevbe-11)  
  Her şeyin maliki ve sahibi diyor ki niyetiniz Allah’a  dönükse yaptığınız işler O’nun rızası içinse o işler yok olmayacak, cennetle sonsuz hale dönüştürülecek.
Örneğin İslami Davet için, Rahmanın rızasını kazanmak için  öğreneceğin İngilizce   0à1 dönüşmesini sağlar. Ya da her hafta okuduğun kitaptaki gayen kültürlü olup İslam’a hizmet içinse o zaman 0 à1 dönüşür tekrardan. Çünkü artık senin niyetin O’nu razı etmek için. Böylelikle hayatımızda ki  sıfır çarpanı yok olmuş olur.
Amellerinde Allah rızası olanlar ölümü öldürmüş olurlar. Böylelikle ölüm yok oluş sıfırlama olmaktan çıkar. Eğer yapılan iş O’nun rızası içinse yapılanlar fani olmaktan çıkıyor.
Bu yüzden Oku! Çünkü okumak yol aramaktır. Keşfet! Arayan keşfedebilir. Sıfırı bire döndürmek hayat boyu sürecek bir süreç, o yüzden eksik olduğun yerden başla ve  düzeltmeye  çalış. Zinciri kırma ama gayene  Allah rızasını koyarak koru. Koş ama ebediyeti kazanmak için koş. Önüne çıkan engellere rağmen koş, nefsine rağmen öyle bir koş ki seni görenler  peşinden  gelmesi için koş.
Sıfırımızın olmadığı, gayesinde Allah’ı koymuş birlerimizin olması dileğiyle selam ve dua ile…

 Özcan AKYÜZ   

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DAĞLAR HAREKET EDİYOR MU?

Dağların hareketliliği, kıtasal hareketlilik ve dünyanın kazığı olan dağların köklerini anlamlandırmaya çalışalım. Dağlar, yeryüzü kabuğunu meydana getiren çok büyük tabakaların hareketleri ve çarpışmaları sonucunda oluşur. İki tabaka çarpıştığında daha dayanıklı olan diğerinin altına girer. Yukarıdaki tabaka kıvrılarak yükselir ve dağ meydana gelir. Alttaki tabakanın yerin altında ilerlemesiyle de aşağıya doğru derin bir uzantı dağ kökü oluşur. Bilimsel bir kaynakta dağların bu yapısından, “kıtaların daha kalın olduğu dağlık bölgelerde yer kabuğu mantoya derinlemesine saplanır.” şeklinde söz edilir. “Dağların yeryüzünde görünen kısmından çok daha büyük olan kökleri, yerin altında görünmez bir durumdadır. Dağların yerin altındaki kökleri, dağın görünen kısmının 10-15 katına kadar çıkabilmektedir. Örneğin Dünya’nın en yüksek noktası olan Everest Tepesi, yerin 9 km kadar üstündedir, oysa bu noktanın yerin altındaki kökü 125 km civarındadır. Burada 125 km uzunluk bize uçuk bir rakamm...

Siz hiç düşünmez misiniz?

(Geceyi gündüzü, Güneş’i, Ay’ı sizin istifadenize vermiştir. Yıldızlar da Onun emrine boyun eğmiştir. Bunlarda, akıl edenler için dersler vardır.)  [Nahl 12]             Kur’an-ı Kerim’in  bir çok ayette "Siz hiç düşünmez misiniz?", “ Akıl etmez misiniz”  diye Bize uyarıda bulunur.  Bu nasıl müthiş bir şey,  ne güzel bir iksir, İslam ne muntazam bir din... Bu düşüncelerdeyken, "Siz hiç düşünmez misiniz?"   şeklinde başlayan ayetler her karşıma çıktığında kendimi inanılmaz şanslı ve mutsuz hissediyorum.  Şanslı olmamın nedeni böyle bir dinin mensubu olmam. Mutsuz olmamın sebebi ise hakkıyla sorgulayıp akıl edip, düşünmüyor olmam ve ümmetin de yeterince ayetin hakkını vermemesidir. Hani hepimizin yerdiği, sevmediği o seküler batı toplumları var ya işte onlar okuyor, düşünüyor,  adeta kuran ayetinin mahiyetini gerçekleştiriyor. Biz ümmet olarak o emir ve tavsiyelere inanıyoruz fakat yerin...

İYİLİK NEDİR

İyilik nedir?       Hepimizin ağzından düşmediği, her gün kullandığımız iyi, iyilik, iyi olmak kelimeleri acaba ne anlam ifade ediyor. Sözlükteki anlamına baktığımızda İ bn-i Sina iyiliği  "İyi, varlığın kemali; kötü, kemalin yokluğudur. Ona göre Allah’ın evreni yaratmada bir gayesi yoktur. Bizim emel anlayışımızla kavranamaz. Allah varlık alemine bir düzen vermiştir, onun zatına uygun olanlar iyilikten kısmetini almış olur. Tümellerde kötülük bulunmaz. İnsanlık bir tümeldir. Ancak bireyler kötü olabilir. Kötülük çoklukta ve farklıkta ortaya çıkar. Kötülük vacib’ül vücuttan uzaklaştıkça artar. En yoğun halini parasal alemde gösterir." şeklinde tanımlar. Yine filozof  Hegel’e göre iyi ise, “kendinde (an sich)” ve “kendisi için (für sich)”dir, bütün belirlenimlerin özü, hakikat yasası ve dünyanın mutlak son amacıdır.İyi ve kötü karşılıklı birbirlerini gerektirir. Biri diğerini zorunlu kılar ve kendini diğeri aracılığıyla ilişkilendirir.     ...